Oksidatif Stres ve Kanser

Oksidatif stres, vücudumuzdaki kötü niyetli serbest radikaller ile, iyi niyetli antioksidanlar arasındaki dengenin bozulmasıdır.
EN BASİT TABİRİ İLE VÜCUDUMUZUN PASLANMASIDIR.
Serbest radikaller, üzerlerinde dengesiz bir elektron atomu barındıran moleküllerdir. Bu kötü niyetli moleküller, dengesiz elektronları nedeniyle, vücutta önemli işlevleri olan proteinler ile tepkimeye girerek onlara zarar verirler.
Antioksidanlar ise, serbest radikallerin üzerindeki dengesiz elektronları kendi bünyelerine katan ve etkilerini ortadan kaldıran iyi niyetli moleküllerdir. Antioksidanlar, serbest radikallerin vücuda zarar vermesini engeller.
Kanser, yüzlerce farklı alt tipi olan ölümcül bir hastalıktır. Normal şartlarda, vücudumuzdaki tüm hücreler, belli bir oranda büyür, bölünür ve zamanı geldiği zaman ölür. Kanser, normal fonksiyon gösteren hücrelerimizin kontrol dışı, aşırı ve anormal büyümesi sonucunda ortaya çıkar. Bu anormal ve kontrolsüz büyüme sonrası ortaya çıkan kanser dokusu komşu olduğu ve içinden çıktığı organa hasar vermeye başlar. Hatta, bulunduğu yerden uzak noktalara sıçrayarak tüm vücuda zarar verir.
Peki, serbest radikaller nasıl kansere neden olurlar?
· Serbest radikaller DNA’ya hasar verirler ve mutasyonlara neden olurlar. Bu mutasyona uğramış hücreler, aşırı miktarda bölünme eğiliminde olurlar ve kanser dokusunu oluştururlar.
· Serbest radikaller, kanser genleri olarak bilinen onkogenleri aktive ederler ve kanser oluşumuna neden olurlar.
· Serbest radikaller bağışıklık sistemini baskılarlar ve kansere karşı savunma mekanizmalarını bozarlar.
· Serbest radikaller kanser oluşuna neden olan oksidatif reaksiyonları başlatırlar.
· Serbest radikaller hücre duvarına hasar verirler. Hücre duvarı üzerinde bulunan algaçlar (reseptörler) hasarlandığında hücrelerin bölünmesini engelleyen sinyaller ortadan kalkar.
Kanser nasıl oluşur?
Kanser, vücutta yanlış giden tek bir problemin sonucu değildir. Birçok aşaması olan ve sayısız problemin neticesinde ortaya çıkar. Tek bir mutasyona uğramış hücre kanser oluşması için yeterli değildir. Mutasyona uğramış hücreleri ortadan kaldırmak için, vücudumuzun birçok savunma mekanizması vardır. Bağışıklık sistemimiz her gün milyonlarca kanser oluşturma potansiyeli olan hücreyi ortadan kaldırmaktadır.
Kanser oluşma basamaklarının birçoğunda oksidatif stres önemli rol alır. Oksidatif stres DNA’mızda kalıcı hasara neden olarak hücrelere kontrolsüz bölünme emri verecek genetik kodlara neden olabilir. Normal şartlarda, bir dokuyu oluşturan hücreler, komşu hücreler ile iletişim halinde olurlar ve anormal hücre gruplarının farklılaşması ve büyümesini engellerler. Oksidatif stres, hücre duvarında, hücrenin bölünmesini engelleyen sinyallerin algılanmasını engeller. Hücre yüzeyinde bölünme engelleyici algaçlar bir defa hasarlanırsa, hücre kontrolsüz şekilde büyümeye ve bölünmeye başlar. Bunun yanında oksidatif stres, bağışıklık sistemini bozar ve vücudun kanser oluşumuna karşı direncini ortadan kaldırır.
Yapılan çalışmalarda, serbest oksijen radikalleri ve onların neden olduğu oksidatif stres kanser oluşumunun her basamağında rol oynadığı kanıtlanmıştır. Antioksidan tedaviler, hem bağışıklık sistemi güçlendirerek kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasını sağlar, hem de metastaz (başka dokulara sıçrama) olasılığını azaltır. Antioksidanlar, mutasyona uğramış hücrelerin ortadan kaldırılması anlamına gelen apopitoz olayını hızlandırır. Bunun yanında, antioksidanlar normal hücrelerin yaşam süresini uzatır.
Antioksidanlar kanserden nasıl korur?
Antioksidan tedaviler özellikle şu yollları kullanarak kanser oluşmasını engeller:
· Kansere neden olan serbest radikalleri, oksidan molekülleri ve oksidatif stresi ortadan kaldırır.
· Bağışıklık sistemini güçlendirerek, kanser hücreleri haline gelmeden mutasyona uğramış hücreleri yok eder.
· Kanser hücrelerinin diğer organ ve dokulara tutunmasını, metastaz yapmasını engeller.
· Kanserojen etkinliği olan maddeleri kan dolaşımından uzaklaştırır.
Antioksidanlar kanserin yayılımını (metastaz) nasıl engeller?
Kanser hücreleri, ortaya çıktıkları yerden koparak kan veya lenf dolaşımına katılarak vücudumuzda yolculuk yapabilirler. Bu yolculuk yapan hücreler, kendileri için uygun bir konak organ bulduklarında (en sık akciğer, karaciğer ve beyin), bu dokuya yapışır ve orada yeniden çoğalmaya başlarlar. Özellikle yeni dokuya tutuma aşaması, metastaz oluşmasının en önemli basamağıdır. Bu tutunma işlevi tutuma molekülleri (adhezyon molekülleri) ismi verilen proteinler araçlığı ile olur. Antioksidanlar, bu tutuma moleküllerinin etkinliğini azaltır, yapısını bozar ve kanser hücrelerinin yeni dokulara tutunmasını ve metastaz yapmasını engeller.
Not: Bu metin, genel bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tavsiye olarak kabul edilmemelidir. Herhangi bir takviye veya tedavi yöntemi hakkında karar vermeden önce bir sağlık profesyoneline danışmalısınız.
"Sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sağlık sorunlarınız için mutlaka bir uzmana danışın. Ürünü çocukların ulaşamayacağı, göremeyeceği bir yerde ve orijinal ambalajında muhafaza ediniz. Önerilen günlük dozu aşmamanız tavsiye edilir. Takviye edici gıdalar, dengeli ve çeşitli beslenmenin yerini tutmaz. Bu ürün bir ilaç değildir ve hastalıkların tedavisinde kullanılmaz. Hamilelik, emzirme, ilaç kullanımı ya da herhangi bir sağlık sorununuz varsa ya da beklenmedik bir etki görüldüğünde sağlık uzmanınıza başvurun."